Başka kokar annelerin evleri. Biz poğaça, kurabiye, kek, börek kokar sanırız ama aslında sevgi kokar. Annenin elinin değdiği her şeye geçen sevginin kokusudur eve sinen koku. Bir annenin eli değiyorsa her şey başka durur, başka kokar, başka lezzetli olur...


15 Eylül 2010 Çarşamba

Sinema nasıl bir şeydi?

3 yıl aradan sonra dün akşam sinemaya gittim. Hamileliğimde yaşadığım tansiyon sorunu nedeniyle bu tür yerlerden uzak durmaya başlamıştım. Sonrasında da bebek falan derken olmadı bir türlü. Şeytanın bacağını kırayım artık dedim ve yorumlarını okuyup merak ettiğim "Inception"a gittim. Amanınnnn... 3 yıldır sinema filmi deneyimi Digitürk'ün salonlarıyla sınırlı olan bünyeye ağır gelmesin diye 3 boyutlu Oyuncak Hikayesi'ne gitmeyen ben, az daha ebele gübele diye salyalarımı akıtmaya başlıyordum... Allahtan bir kova dolusu patlamış mısırın bitmesi ve antrakt zilinin duyulmasıyla derin bir nefes alma ve kendimi toparlama fırsatı yakaladım. Egecim, Oyuncak Hikayesi'nin de dvd'sini alırız artık oğlum.


Not: Matrix olmasaydı Inception çok daha farklı bir yere otururdu sanırım ama bu tür filmerin ağa babası Matrix olunca çıta epey yukarıda duruyor tabii... Yine de insanı zorlayan senaryosu ve kurgusuyla saygı duyulmayı hak ediyor efendim. Saygılar bizden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder